Kayıtlar

Ocak, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

grandma (2015)

Resim
bir izlanda ve bir ingiliz filmine başlayıp ilk çeyrek saatlerinde çıkmak zorunda kaldıktan sonra tesadüfen buldum grandma'yı.. hani siz çılgın türkler nasıl dersiniz?  o la la...  işte öyle harika, bir film grandma.. . bi'kere büyükkanne harika. ha biraz ağzı bozuk belki ama. olsun. hangimiz sevmedik! kısaca, armut dibine düşer sözünü amerikalılar almış film yapmış. bir torun-büyükkanne komedisi. . ama ve son tahlilde keyifli bir film. yarın pazartesiymiş, sendrommuş sktiredin bir buçuk saatliğine.  oturun izleyin filmi. adamın canını sıkmayın! - senin ciddi anlamda sinir problemin var. - hayır yok. puştlara karşı problemim var. insanlar puştluk edince sinirleniyorum.

hepimiz akrebiz

Resim
bir belediye otobüsünün en arka koltuğuna oturmuş juno'nun   sivri, hınzır ve cüretkar yorumuyla akrepler hakkında bilmediğim her şeyi öğreniyorum! henüz sayfa 24te tutamadım kendimi. hatta dedim ki şoföre; " kaptan müsait bir yerde"  "minibüs mü lan bu" dedi. aldırış etmedi.  ben de durumun müsebbibine yazarım dedim.  açtım maili, yumdum gözümü. yok önce resmi çektim. sonra maili açtım dedim ki kendime; "peki ama ne yazayım?" içim dile geldi o sırada ; gerçeği, yalnızca gerçeği... kitap öyle şahane. ama öyle sivri dilli ki, sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. hınzır yorumlarda misal gülmekten kırıyor ama ve öte yandan sivri ve cüretkar yorumlarla toprağın yedi kat altına gömdüğünde akrepleri " yok yahu o kadar mı kötüü" dedirtiyor. türk sineması tadında yani. gülerken ağlatıyor. ağlatırken güldürüyor. öyle deli kitap.. ama ve son tahlilde çok nefis olmuş. iyi ki yazmış bu kitabı juno. iyi ki okuyorum. again, agai

beklemeyin canım insanlar

Resim
candan erçetin'in en güzel şarkısı bence. di'mi ibrahim? .

joy (2015)

Resim
rocky serisinin dram-komedi versiyonu. vuruyorlar, vuruyorlar ama kadın düşmüyor. hani mahsun kırmızgül çekse pek bir anlamlı olurmuş film. nihayetinde zafer yıkılmayıp ayakta kalanın, inananın oluyor! ha jennifer lawrence performansı çok iyi. güzelliği ateş gibi. o ayrı. . filme gelirsek; sabahtan akşama kadar brezilya dizisi izleyen ruh hastası bir anne. huysuz,aksi,lanet bir baba. evin bodrumunda yaşayan asalak bir eski eş. yetmezmiş gibi üstüne iki de çocuk. ama zihni sinire taş çıkartan zehir gibi bir beyin;joy. ağacı yaş iken eğen, bilge kişilik bir büyükanne ekseninde dönen tipik bir amerikan rüyası. . her rüya gibi bu rüya da kolay olmuyor elbet. lakin neredeyse her amerikan filminde olduğu üzere mutlu sonumuz garanti. . son tahlilde izlediğime sevinsem mi üzülsem mi bilemediğim bir film joy. rahmetli ecevit misali çekinserim. izleyin ya da izlemeyin diyemiyorum. kafanıza göre takılın... .

tom waits sever misin sevgilim?

Resim
böyle karlı havalara diyorum sevgilim, ölesiye tom waits dinlenilir. tekrar ve tekrar. .

hâlâ

Resim
kısa hayat. ve hâlâ uçuyor kuşlar.. .

bridge of spies (2015)

Resim
film bittiğinde şunu düşündüm;ölüm ile yaşamı ayıran ince ve net çizgi gibi hayatın bizatihi detayları da ikiye ayrılıp taraf olmuş durumda. ah araftayım dostlar, orta noktalar, gri alanlar hayat kabızlığımızı örtbas etme çabamızdan başka bir şey değil aslında. bir gün trende yolculuk ederken üzerinize hain yaftasıyla ve nefretle yönelen gözler ertesi gün bir kahraman edasıyla gülümseyebilir. böyle durumlarda "stoyki mujik" (dik duran adam) olmak her babayiğidin harcı değildir. . film gerçek hikayeden alınmış. ama bu kadar güzel sadece spielberg aktarır ve tom hanks canlandırırdı herhalde. müthiş bir film olmuş. müthiş. öyle ki henüz filmin girişindeki diyalogsuz, sadece eşyanın ve şehrin gürültüsünün hakim olduğu bir kaç dakikalık başlangıçta hissediyorsunuz farklı ve güzel bir film izleyeceğinizi.  misal abel amca'nın aynaya bakıp kendi portresini çizmesi, çalan telefonu alo bile demeden, hiç konuşmadan sessizce dinlemesi, sümüklü mendiliyle sokakta yürümesi

the intern (2015)

Resim
bazı oyuncular var ki 1,5 saat hiç bir şey yapmadan öylece dursun. sıkılmadan izlerim. robert de niro abimiz de onlardan biri. hathaway ablamızla birlikte çok güzel kotarıyorlar filmi. . sonda diyeceğimizi başta diyelim ki işbu yazıyı bitirmeden filmi izlemeye başlayın. -sıcak, -eğlenceli -iğneleyici -sessizce gülümseten klasik bir amerikan yapımı. galiba filmin  tek sorunu da amerikan yapımı olması! ille de o "mutlu sonu"  sıkıştıracaklar bir yere. bırak ablacım (nancy meyers) inceldiği yerden kopsun. sen de en az benim kadar biliyorsun ki gerçek hayatta öyle olmuyor o işler. bir de iş görüşmesinde oksijen tüplü adamın işi ne allasen. burak aksak senaryolu filmlerde olur böyle şeyler. yapmayın. . ama  ve yine de bu iki arızanın dışında film bu soğuk havalarda tavuk suyuna çorba gibi şifa. izleyin yani. ömür gedik'i filan es geçin.. robert abi'nin çift saate alarm kurması, her gün traş olması, sırf ağlayan kadınlar için cebinde her daim hazır tuttuğu men

the lobster (2015)

Resim
tek cümle ile;  sıradışı , çarpıcı, psikopat bir film. collin farrell'i in bruges ve true dedective'den sonra bu filmde de çok beğendim. hani amiyane tabirle döktürmüş abi. bir de şu finali izleyiciye bırakma "hastalığı" ve  hitchcock filmlerindeki gerilim müziği de olmasaymış tam olacakmış sanki. ama ve yine de bu soğuk kış günlerinde hararetle önereceğim bir film the lobster. izleyin. pişman olmazsınız. evet. - insanın hissetmediği hâlde hissediyor gibi davranması, hissettiği hâlde hissetmiyor gibi davranmasından daha zor . .

ane brun - big in japan

Resim
yıl   ; 2016 gün ;1 ocak saat ; 10:03 yer ; istanbul, sıcaklık -2 derece . radyomda bir şarkı çalıyor.  çok az şarkı beni böyle çarpar. bu şarkı işte, beni olduğum yere çiviliyor adeta.. sözlerinin anlamını bilmiyorum ama ne kadar duru ne kadar huzurlu bir ses öyle değil mi? .