belki şehre bir film gelir

dün  rust and bone ve bugün  deux-jours-une-nuit   filmlerini izledim. çok sevdim. bayağı etkilendim.  hani sonradan olma bir fransız melodi hastalığım vardı. şimdi   marion sayesinde ispanyol sinemasından vazgeçme aşamasına geldim.  o derece. i ki gün üst üste diyorum marion cotillard izlemenin ciddi yan etkileri olabilir bayım. mazallah aşık falan olabir insan durduk yerde!

-bir hikayenin hiç bitmemesi için, hiç başlamaması gerekir.. .

şimdi adını yazmaya utandığım salak bir şarkı var dilimde sabahtan beri. nerden musallat oldu bilmiyorum. balık pazarından aşağıya indiğimde hala peşimdeydi. sırnaşık bir kedi gibi tıpkı. kovuyorum gitmiyor. başka şeylerle ilgilenirsem unuturum diyerek gördüğüm ilk kitapçıya girdim. dün gazetenin birinde tanıtımını gördüğüm kitap geldi aklıma. kararlı adımlarla kasadaki görevliye giderken önceden alıp da henüz okumadıklarım düştü aklıma bu sefer. sert bir dönüş ile geldiğim yöne geri döndüm. fakat bu kez de görevliye ayıp olur diye durdum, sanki aradığım bir şey varmış gibi bir iki kitaba baktım, öyle çıktım. dışarıda hava ha patladı ha patlayacak. güneş ve bulutlar birbirine üstünlük kurma çabasında. güneşin bu sefer hiç şansı yok lakin. hem yağmurda ıslanmak keyiflidir ama bugün değil. almam gerekenleri alıp hızla durağa yöneldim. ilk gelen otobüse atlayıp tam akbili basmıştım ki..kabus geri döndü..yıllardır biiir özleemdi......

suzan defter hikayesinde diyordu ya ekmel bey, "..bir insanın hamurunda aşk yoksa nafile.." "..bu hamurda bu maya varken çok sürmez aşkı bulması..." hamurunda aylaklık olanların başucu kitabı yapacağı bir kitap aylak adam. ama dikkat de etmesi gereken bir kitap. çünkü ve hakikaten dengesini bozuyor adamın bay C.  okuduğum günlerde fena bozmuştu benim dengemi de. o günden beri de hâlâ iflah olmuş değilim! insan kendi uydurduğu ilahi tesadüflere yine en çok kendisi inanır mı? ben inanıyorum....  "kim bilir, iç sıkıntısı olmasa belki insanlar işe gitmeyi unuturlardı. 'iş avutur' derdi babası. o böyle avuntu istemiyordu. bir örnek yazılar yazmak, bir örnekler dersler vermek, bir örnek çekiç sallamaktı onların iş dedikleri."

bu sabaha karşı çok güzel bir rüya gördüm içinde BİZ vardık

balıkçılara çıkarken farkettim seraskerdeki bütün türk kahvecileri bey-fendi! sıra sıra ve yan yana fazıl bey, niyazi bey, yavuz bey, zeynel bey..    hepsinin de isminde z harfinin olması mecburmuş gibi.

o veda şiirinin öznesi ben olamam dedi sinirli ama titreyen aşık bir sesle soran gözlerle baktım? dedi haklı sebeplerim var anlat o zaman dedim usulca yanıma sokulup beni öyle bir öptü ki oracıkta ikna oluverdim

çok sevdim bildiğin gibi değil..

-kadınların en büyük özelliği ne biliyor musun? seni sen yapan özelliklere aşık olup sonra senden o özellikleri almaya kalkıyorlar.

'bir yel değirmeni niye döner ki? ben don kişot olsam bunu merak ederdim. ama ben yine ben olarak, bir yel değirmeni olsam, illa bir don kişot'u severdim.' -------- - turgut uyar