Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

comet (2014)

Resim
şayet siz de benim gibi yılın 365.akşamı 10'dan geriye saymayı, kırmızı iç çamaşırı giymeyi , tv karşısında çekirdek çitlemeyi, ezcümle yılbaşı klişelerini  sevmiyorsanız ve romantik komedileri seviyorsanız ve hatta romantik komedilerden haz etmiyorsanız dahi bu filme bir şans verin. pişman olmayacaksınız! . yönetmenin ilk filmi bu. comet türkçe adıyla kuyrukluyıldız, romantik bir komedi. ama bildiğiniz romantik komedilerden değil. en azından benim için. . romantizm ve komedinin yanına bilim kurgu lafzını duyar duymaz hiç düşünmeden bastım play tuşuna. son tahlilde pişman değil bilakis çok memnunum. . finali eleştirenler çıkabilecek olsa da bence o da harika "bir dakika." keza küfürlü olsa da baz diyaloglarına bayıldım. ve elbette film defterine şu ana kadar en çok not aldığım film bu oldu. belki bir kaç yıl sonra. yeniden ve yeniden izlerim. film her ne kadar bilim kurgu tadansında yürüse de hayatın tam ortasından ilişki gerçeklerini yüzümüze yüzümüze çarpı

the revenant (2015)

Resim
az önce bitti film. peki aklında ne kaldı dersen sıcağı sıcağına yazayım hemen. *bir kere görüntüler harika. doğa muhteşem. * leonardo dicaprio büyük oyuncu. çok büyük oyuncu. bulunduğu yere titanic'ten bu yana tırnaklarıyla kazıyarak geldiğini bu filmde gösteriyor adeta. * film değil belki ama dicaprio bu performansıyla oscar'ı alır. almalı. * filmin eleştirebileceğim tek yanı;  gereksiz yere uzatılmış gibi geldi. 2,5 değil de 2 saat yeterdi zannımca hikayenin ve derdin anlatılması için. elbet üstad inarritu en iyisini bilir.. son tahlilde ; bizon sürüsüne saldıran kurt ya da çakal sürüsünün olduğu görselde doğanın vahşeti ile döngüsünün altının fevkalede kalın çizilmesi, caprio'nun bir bakıma öldürdüğü ayının postuyla hayatta kalması, 1800lerin amerikası, caprio'nun suşi yemesi!, boz ayının annelik içgüdüsü, tanrı rolüne soyunan insancıklar ve  hepimiz vahşiyiz göndermesi inarritu ya da kitabın yazarının altını çizdiği benim de naçizane okuyabildiğim filmi

suite française (2015)

Resim
bir savaş ortasında bir kadın ve bir adam yanlışlar ,doğrular, sırlar ve vicdanlar arasında filizlenen bir aşk bir nazi ile bir direnişçinin bir almanla bir fransızın bir adam ve bir kadının öyküsü ya da ve aslında en baştan beri oyunu kurgulayan ama ortalıkta fazla gözükmeyen müziğin evrenselliği, birleştiriciliği, bizatihi kendisi. gerçek hayatın bir kesiti. . son tahlilde ;  çok beğendim ben filmi ağır ağır içine alıyor insanı  aşkı, doğayı ve dahi müziği azar azar şırınga ediyor adeta bünyeye.. sevdim yani. ve işte izlerken altını çizdiklerim! - babam hep derdi ki ; insanların gerçek yüzlerini görmek için savaş başlatmalısın. . - sorgulamak, sadece işleri daha da zorlaştırır. . -  sadece iki kez buluştuğum bir adamla evlendim. kendimi birbirimize  aşık olduğumuza inandırmaya çalıştım. ölmek gibi bir şeydi.. . .

saatleri ayarlama enstitüsü - ahmet hamdi tanpınar

Resim
söylenmesi kolay okunması zor bir kitap. en azından benim için. öyle bir kitap ki; hani deyim yerinde ise yabancı dil öğrenmek gibi. siz onu bırakırsınız kitap da sizi bırakıyor. bu anlamda biraz da oğuz atay'ın tutunamayanlar'ını hatırlatıyor. ben bilmeden ve önceden kitabın hazırlığını okudum! 2014 kışında okumaya karar verdim. 2015 kışında kitabı aldım. 2016 kışına doğru da bitirdim.  kitabı ilk aldığımda 60 sayfa kadar okuyup bıraktım. sonra ekim ayında yeniden başladım ve ara vermeden tamamladım.  ara vermeden okunduğunda oldukça keyifli bir kitap.  yer yer düşündüren, yer yer gülümseten.  son tahlilde sağlam bir kitap. elbette ki her kitap da olduğu gibi saatler'in de altını çizdiğim bir çok çarpıcı satırı ve cümlesi oldu. işte onlardan bir kaç tanesi.. * ben aşktan daima kaçtım.hiç sevmedim. belki bir eksiğim oldu. fakat rahatım. aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. şu veya bu şekilde.. fakat daima ödersiniz. hiç bir şe

geronimo (2014)

Resim
film defterime yazdığım ilk film. izlediğim ikinci tony gatlif filmi. açıkçası herkesin seveceği türden bir film değil. tony gatlif'i , gadjo dilo'yu..  sevenlerin seveceğini düşünüyorum. filmden notlara gelince...  -belki kurguda türk karakterlerin olması, belki sahneler ve belki müzikler nedeniyle bir fatih akın tadı aldım ben filmden. - filmimiz bir gelinin mirkelam gibi koşmasıyla açılıyor ve sonra tarantino filmlerindeki müzikle olaylar gelişiyor... - siyasal yahut gönül tandanslı duvar yazılarını ya da "beni yıka"lı araba yazılarını gördüm de at yazılarını ilk kez bir filmde görüyorum. at bu ya at, at... malika seni seviyorum yazmış sürahi kapağı. üstelik nar kırmızısı renkte... -müzik demişken, bir fransız filminde ibrahim tatlıses'ten uzun hava dinleyeceksin dese birisi önce küfreder sonra kafa atardım. ama bu da oldu... her demet zalım felek.... - filmin adamı otuz saniyelik diyaloglarıyla alex bence. " neye gülüyorsun alex?&q

Sherika Sherard - Don't Be So Shy

Resim
son günlerdeki joy fm klasiği, dilime değil adeta ruhuma dolandı kaç gündür... belki diyorum sen de seversin...

korkma ben varım

Resim
murat menteş'in okuduğum ikinci kitabı bu.  doğrusu biraz hayal kırıklığı oldu. biraz ama... hani sinemada gişe rekorları  kırıp devam filmi çekilen filmlerin hep ilk filmin tadını aratması gibi dublorün dilemması'nı dilenip durdum 424 sayfa boyunca. menteş müthiş bir zeka.  evet, betimlemeleri, teşbihleri baştan çıkarıcı, bazen iç gıcıklayıcı ve hep orjinal. hatta itiraf edeyim kıskanılası!  ulan yüzelli yıldır yazıyorum benim niye aklıma gelmedi dediğim biraz da.. öte yandan  menteş dostumuz, afili betimler ve teşbihler kitabın salt çoğunluğuna hakim olmazsa yayıncı kitabı basmayacakmış gibi "afili edebiyatın" dibine, dibine  vurmuş.  hani kombinin ayarını gereğinden fazla açan kamil amca gibi abartmış betimlemeleri. öyle ki; çok şahane isimli roman karakterlerinin hep aynı tarz ve bitmeyen bir betimleme, espri anlayışına sahip olmasıyla betimleme zehirlenmesi yaşadım şerefsizim. bir de şebnem şibumi'nin tarih bilgisini okurken sıkıldığım kadar 11 yıllık i

closer (2004)

Resim
bugün üçüncü kez izlediğim film hakkında çok fazla yoruma gerek yok sanırım. adamı döven film demişti bir vakit sözlükte biri. bana kalırsa hem dövüyor hem seviyor.. son tahlilde hazır kasım da gelmişken izleyin. belki siz de çok seversiniz.. .

biliyorum - gaye su akyol

Resim
ilk notasından itibaren meftunu olduğum şarkı sayısı çok azdır. bu da öyle bir şarkı işte.. aslında yazın tanışmıştım gaye su ile, onurlandırmak bugüne kısmet oldu. .. yasal uyarı : çocukların ve yaşlıların erişemeyeceği, aşk acısı çekenlerin duyamayacağı bir yerde dinleyin! .

the lovers on the bridge (1991)

Resim
- - rüyasında gördüğü kişileri uyanınca aramalı insan. bu, hayatı kolaylaştırır.

waking the dead - 2000

Resim
aşk - siyaset - melankoli- gizem - romantizm. film güzel arkadaşlar. film güzel!

malena-2000

Resim
- ...zaman geçti ve bir çok kadın sevdim. beni kendilerine yakın tuttuklarında ve bana kendilerini hatırlayacak mıyım diye sorduklarında; "evet, seni hatırlayacağım" diyordum.  oysa asla unutamadığım kadın, bunu bana hiç sormayandı. .

sparrows dance - 2012

Resim
-eğer biri şahinlerin gözlerinden uzaklaşırsa, serçeler biz nerede mutluysak orada dans eder . - insanlar sınırlara inanırlarsa onun bir parçası olurlar.

fakat müzeyyen bu derin bir tutku - 2014

Resim
- bazıları bir'i yarım sayar ve iki yaparak tamamlamaya çalışırlar. oysa iki lanet sayıdır. kendine yetmez, hep üçe koşar . - bir şeyin kalbini kırması için illa yanlış olması gerekmez ki. son sahnedeki arif'in sonra'larının sonunun gelmeyeceğini düşündüğüm daha doğrusu gelmesini istemediğim (erdal beşikçioğlu) tiradı için bile izlenebilir bir film bana sorarsan. ama seni bilemem tabi! haa, çoğu vakit olduğu gibi kitabı sevenler filmi sevmeyebilir. eleştirileri de çok olabilir. olsun. saygı duyarım en ibrahim tatlıses ünlemlerimle. ama son sahne var ya, o son sahne. işte o sahnenin sonunda arif - daha fazla çay içmek istemiyorum derken yıkıp geçti ortalığı! nazım hikmet gösterip necip fazıl vurdu resmen. "daha fazla çay içmek istemiyorum" dediğinde ahanda bir nazım hikmet güzellemesi (bkz.ben artık şarkı dinlemek değil şarkı söylemek istiyorum) geliyor derken  "yokluğunda buldum ben seni sevgili" der gibi necip fazıl'a selam çakarak

you are not you - 2014

Resim
 -neden bizi farkedenleri değil de farketmeyenleri arzu ederiz ki?  *** -ne olur pes etme? - pes etmenin olayı da bu zaten. iş işten geçtikten sonra anlıyorsun ancak. *** -hiç böyle bir şey yapmamıştım. -nasıl bir şey? -hiç bir şey

hişt hişt

Resim
heeey hadi uyanın bahar geldi . leylaklar açmış gördün mü? .

söyle ona sebastian

Resim
hayat mı tuhaf yoksa ben mi yaşlanıyorum bilemiyorum usta hint filmleri izliyor, hande yener dinliyorum bu saatten sonra. sabahtan beri kaçıncı kez dönüyor bu şarkı bilmiyorum ama çok sevdim. güzel bir hafta sonu olsun...

the theory of everything - 2014

Resim
- nefes aldığın sürece umut var demektir. .. the theory of everything stephan hawking'in hayatının bir bölümünü ele alan öyle bir film ki  kimileri hemen  başyapıt ilan etti kimileri de off sıkıldım dedi. ben mi? sıkılmadan izledim. ders alınacak bir film.. evet.

pk (2014)

Resim
hint fimlerini tercih etmem lakin bu filmi sevdim. çok sevdim. bir 3 idiots bir de bu. başka yok!

zarifoğlu sen ne güzel bir adamsın

Resim
Anılar Defterinde Gül Yaprağı Gibi Unutuldum Kurudum Başıma Düştü Sevda Ağı Bir Başıma Tenhalarda Kahroldum. Sen Kimbilir Rüzgarlı Eteklerinle Kimbilir Hangi İklimdesin Ben Sensiz Bu Sessizlikle Deliler Gibiyim Sensiz Bu Sessizlikle. Ayrılıkla Başım Belada Gözlerini Çevir Gözlerime Yoksa Ben Sensiz Bu Sessizlikle Deli Gibiyim Sensiz Bu Sensizlikle. Cahit Zarifoğlu

the disappreance of eleanor rigby -2013-

Resim
-bir yıldız kayması sadece bir saniye sürer. ama en azından gördüğüne memnun olmaz mısın? .

az biraz arabeskiz bu akşam

Resim
yalan yok şimdi müslüm gürses sevmez, dinlemezdim de (ah bu.......neysse.) şöyle bir yorum yapmış... bir yerlerime dokundu be usta.. öyle işte. .

badaboum

Resim
fransızca şarkılar diyorum bayım. bayılıyorum. .

yeditepe istanbul

Resim
...sırf başlayıp bitirebildiğim bir hikayem olsun diye. bıktım ardımda yarım kalmış hikayeler taşımaktan. çünkü bizzat ben, yarım kalmış bir niyetim. anlamlarını bilmeden sevdiğimiz şarkılar var ya. işte biz böyleyiz. sesin kıvrılıp büküldüğü yerde ıslanıyor gözlerimiz. hayat, sahip olduklarımızın dışında kalanlarmış meğer... .

oblomov

bugünlerde o kadar tembel ve o kadar tembelim ki hayallerimi bile düşünemiyorum.

birmingham

bir gün de diyorum ki sevgilim birmingham'a gidelim yağan yağmurlarında sırılsıklam ıslanalım iliklerimize kadar aşık olalım .