el sur (1993)


filmi biladerim önermişti geçmiş gün. ilk sıraya almıştım izlenecekler arasında. nitekim geçen cumartesi başladım. 20.dakikanda tıkandım. bıraktım. bugün yeniden başladım. başladığım gibi soluksuz bitirdim. havadan mıydı sudan mı yahut içsel devinimlerden mi? bilemem. sonuçta film az evvel bitti. içime bir şey oturdu. kalkmıyor.

bir saattir en er mundo'yu dinliyorum.

estrella'yı düşünüyorum. babası agustin'i sonra. kendime bakıyorum. geçmişimi gözden geçiriyorum. sonra yine en er mundo dinliyorum..


hem ne diyordu küçük estrella; 

eninde sonunda herkes gibi büyüdüm. yalnız olmaya alıştım ve mutlluluk hakkında fazla düşünmemeye çalıştım.


son tahlilde bazı filmler anlatılmaz, izlenir. yine de özetlemek gerekirse; biladerin kritiğinde yazdığı gibi şiir mi izledim, film mi okudum bilemedim. karmaşık hisler. ama yeşil naneyi baba kızla birlikte ben de kokladım. keza o uzun, ağaçlı yolda ben de bindim bisiklete. dahası agustin oldum mektup yazdım. mektup okudum. lokantada onlarla birlikte dertleştim. sonra işte en er mundo.  

hayat diyorum doktor; bazen de saatlerce en er mundo dinlemektir.
evet böyle.