24.04.2016

paris (2008)

juliette binoche için açtığım ama çılgın profesöre bayıldığım bir film paris.
-juliette'nin güzelliği bâki elbet...-


.
çok fazla hikaye, birbirlerinden haberli ya da habersiz çok fazla hayat kesişmesi ama tek bir paris, akustik bir fransızca var bu filmde.
fransız filmi meraklılarının kaçırmak istemeyeceğini düşünüyorum...

hakeza başta la flor de estambul  şaheseri olmak üzere aralara çok iyi serpiştirilen harika müzikler. 
neticesinde temiz, duru bir film paris. 
ben sevdim. belki siz de seversiniz..

ha bi'de ne kadar çok istanbul gibi bu paris!



- burası paris. halinden memnun tek kişi bulamazsın. dır dır etmeye bayılır insanlar.

8.04.2016

three colors: red (1994)

bir film izledim.
güzel bir film.
ha belki bir şaheser değil ama. (belki de şaheserdir o kadar sinema bilmiyorum)
çok dingin bir kere.
sanki o hep düşlediğimiz sahil kasabasının sakinliğinde bir akış.
alttan alta hafif, ruha temas eden bir müzik.
sonra şiir gibi fransızca cümleler.
ve elbet valentine.
ahh valentine.
allahım bu nasıl duru bir güzellik böyle.
hani rolünün hakkını veriyor dedirtecek bir dinginlik.
bir masumiyet.
bir, bir,....
adını koyamadığım bir güzellik.
masal dinler gibi izledim.
öyle sevdim.


















+ neyin doğru olup neyin doğru olmadığını söylemek bana namussuzluk geliyor.
-gurur mu?
+ evet.gurur.