the lucky one (2012)

film, giriş-gelişme ve sonucuyla tipik bir amerikan romantiği. 
öyle ki amerikalıların her çeşit filmindeki rutinliğinden sıkıldığım için iki film arasından ilk tercihimi ispanyol olanından yana kullandım. ama doğrusunu söylemek gerekirse bu "amerikalıyı" beğendim ben. senaryo klasik belki ama işleyişi iyiydi.

çok süper bir film değil. ama fena da değil.
hani deyim yerinde ise böyle yağ gibi akıyor film. hatta beğenmezsem başka filme bakarım diyerek yukarıda belirttiğim ön yargıyla oturdum önce. lakin kalkamadım başından. tabi arada saniyelerle de olsa amerikan emperyalizminin 'kahramanlığı' şovu inceden geçiliyor. ırak özgürlük harekatıymış vs. biz de yedik. yine de çok takılmadık. 

n'aptık? 
zarfa bakmadık. mazrufa odaklandık. 
shilling bacımızla, efron biraderimizin uyumunu izledik. yine afacan beny harikaydı. keza büyükanne ince espriler ve verdiği mesajlarla iyi işler çıkardı! 
son tahlilde şöyle 'konulu bir romantik film' izleyelim diyorsanız. buyrun izleyin. pişman olmazsınız.
diye düşünmekteyim.


- çocuklarımız için hayattaki her şeyi feda etmek. özveri değil.



-herkesin kendi kaderi vardır ama herkes onu takip etmeyi seçmez. ben takip ettiğim için şanslıyım.