24.03.2018

ohayô (1959)



şirin bir japon filmi.
1959 yılında çekilmiş. filme ismini veren ohayô, günaydın demek.

filmin adı gibi kendisi de, konusu da sade. öyle aman aman bir iddiası, mesaj kaygısı yok.
japon kardeşlerimiz karakterleri gibi her türlü gösterişten uzak, yalın bir film çekmişler.

bu "hiç bir şey" vaad etmeyen ama çok şey anlatan sinema güzeli film öyle kolay alıyor ki sizi avucunun içine yerinizden kalkamıyorsunuz.
belki dili ve kültürü japon ama içindekiler evrensel hatta bizden. günlük yaşam içindeki basit, sıradan diyaloglar, olaylar çok tanıdık geliyor. bilhassa bana.

misal filmdeki küçük kardeşlerimiz çok şanslı. evde televizyonları olmadığı için komşularının evinde rahatlıkla izleyebiliyorlar. televizyonun mahallemize ilk geldiği seneleri hatırlıyorum. önce evinde tv olan bir komşumuzun penceresinden izlemek için karşılarındaki bir duvarın üzerine tüneyişimizi. sonra ve kaç defa o duvardan düşüp kafamızı gözümüzü patlattığımızı, ailelerimizin eve tv almak zorunda kalmalarını düşünüp gülüyorum şimdi kendi kendime.

geleneksel japonya'nın, batılılaşma ve tüketim çılgınlığı seline kapıldığı dönemlerde çekirdek bir aile ile bunların etrafındaki bir kaç ev ve insanın ekseninde gelişen gündelik olaylara oldukça naif ve temiz görüntülerle bakmış yönetmenimiz ozu.

"televizyon 100 milyon aptal yaratır" sözüyle de inceden bir selam çakmış bu 'şeytan icadına!'

yalnız japonlar da az dedikoducu değilmiş arkadaş. beni çok şaşırttılar.

ama her şeye rağmen ortamdaki huzur veren sessizlik ve sakinliğe hayran kaldım. keza görüntülerdeki dinginliğe ve geçişlerdeki ustalığa. ozu'nun izlediğim ilk filmiydi bu.
başka filmleri var mı bakacağım birazdan.

uzun lafın kısası; birisi kısaca bu filmi özetle dese ona şöyle derim :

kalamış'tan bir tatlı huzur almak, heybeli'de mehtaba çıkmak neyse ohayô izlemek de odur.
evet böyle.